Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Hakimevin’de düzenlenen “Birinci Yılında Dava Şartı Arabuluculuk Sempozyumu”nda konuştu.

“Amacımız hem işçinin hem de işverenin hukuki olarak tatminiydi”

Bakan Gül, iş hukuku alanındaki ihtilafların çözümünde işlevsel bir araç haline gelen zorunlu arabuluculuk uygulamasında 1 yılın geride bırakıldığını söyledi.

1 yılın muhasebesini sempozyumda masaya yatıracaklarını belirten Gül, uygulamanın güçlü, umut ve güven veren yönleri kadar, gelişim ihtiyacı gösteren alanları da konuşacaklarını dile getirdi.

Gül, sempozyumda, uygulamanın daha fazla gelişimine katkıda bulunacak çok değerli görüşlerin ve önerilerin ortaya çıkacağına inandığını ifade etti.

2017 yılı Ekim ayında İş Mahkemeleri Kanunu’nu yenilediklerini hatırlatan Gül, adaletin sağlanması, hızı ve kalitesinin önem taşıdığını belirtti. Gül, kanunu yenilerken bunu bir fırsat olarak gördüklerini söyleyerek, “Vatandaş memnuniyetini merkeze alarak arabuluculuğu bir dava şartına dönüştürdük. Amacımız hem işçinin hem de işverenin hukuki olarak tatminiydi” diye konuştu.

Gül, yıllar süren işçi-işveren ilişkisinin çatışmalarını dostane bir zeminde yoluna koymanın sosyal barışın sağlanmasında çok önemli olduğunu vurguladı.

“355 bin uyuşmazlığın yüzde 70’ini arabulucular çözdü”

Devletin en büyük varlık sebebinin ihtilafları kalıcı biçimde çözmek olduğunu belirten Gül, cezada uzlaşma, hukukta arabuluculuk gibi uygulamaların dünya genelinde yaygınlık kazandığını kaydetti.

Gül, yargısal adalet yollarını açık ve hazır tuttuklarını, bunun yanında anlaşma yollarına da teşvik ettiklerini vurgulayarak, şöyle devam etti:

“Amacımız uyuşmazlıklara süratle ve adaletle yanıt vermektir, yeni çatışmalar üretmeden uyuşmazlıkları kalıcı biçimde çözmektir. Arabuluculuk 1 yıllık uygulamasıyla bu amaçları sağlayan etkili bir kurum olduğunu kanıtlamıştır. Uygulamanın ilk 1 yılında yaklaşık 355 bin uyuşmazlığın yüzde 70’i arabulucular önünde çözüme kavuşmuştur, sadece yüzde 30’luk bir kısım mahkemelerin önüne taşınmıştır.

Anlaşmayla sonuçlanan ihtilaf sayısı 238 bin civarındadır. Bu, kabaca 238 mahkemenin iş yüküne denktir. Sistemin başarısı, iş mahkemelerine açılan dava sayısında da görülmektedir. 2017 yılına iş mahkemelerine açılan dava sayısı 210 bin civarındayken, 2018’de açılan dava sayısı 92 bine gerilemiştir, bu azalış bizim için ikincil önemdedir.”

“Kırmızı çizgimiz, avukatlar eliyle gerçekleşmesi”

Dava sayılarındaki azalmadan daha önemlisinin uyuşmazlıkların çok kısa sürede çözüme kavuşması olduğunun altını çizen Gül, “Bu süre bazen bir hafta bazen birkaç gün ve saat olmuştur. Kesin hüküm aşamasına en erken 2 yılda ulaşılan davaların, günlerle ölçülen sürelerde sonuca ulaşması en büyük kazanımdır” değerlendirmesini yaptı.

İstatistiklere yansıyan uygulama başarısının dünyada emsalinin olmadığına işaret eden Gül, bu başarıda belirleyici olan unsurlara dikkat çekmek istediklerini söyledi.

Birinci başarının “kanun hazırlanırken izlenen katılımcı yöntemi” olduğuna değinen Gül, şu ifadeleri kullandı:

“İkinci olarak arabuluculuğun hukukçular ve avukatlar eliyle gerçekleşmesidir. Bu durum da hukuki hata risklerini en aza indirmiş, memnuniyeti artırmış ve yine hakkaniyetin adaletin temini noktasında çok önemli bir katkı sağlamıştır. Bizim bu konudaki en önemli kırmızı çizgimiz, bu sistemin hukukçular ve avukatlar eliyle gerçekleşmesidir. Tüm avukatlara ve arabuluculara değerli katkıları için çok teşekkür ediyorum.”

Gül, modelin iş uyuşmazlıkları için getirilmesinin bir diğer başarılı unsur olduğuna vurgu yaptı.

“Aile arabuluculuk sistemini kazandırmayı hedefliyoruz”

Ticari davalara yönelik uyuşmazlıkların çözümü noktasında, arabulucunun hukukçu olmasının, sistemin başarıya gitmesinde çok önemli bir unsur olduğuna inandıklarını belirten Bakan Gül, “1 Ocak’tan itibaren de artık ticari uyuşmazlıklarda da arabuluculuk bir dava şartı haline gelmiştir. Yakın zamanda ticari davalarda, arabuluculuk müessesesini de masaya yatıracağız” dedi.

Gül, yakın zamanda açıklayacakları yargı reform belgesinde, arabulucunun farklı alanlarda da yaygınlaşmasını prensip olarak düşündüklerini bildirerek, şunları kaydetti:

“Bu çerçevede mahkeme için ‘aile arabuluculuk sistemini’ de kamuoyunun tartışmasına açıyoruz. ‘Kamu düzenine’ ilişkin ve ‘kadına şiddet’ hariç olmak üzere bu konuda aile arabuluculuk sistemini de inşallah tüm kamuoyuyla paylaşıp, en güzel şekilde hukuk sistemine kazandırmaya hedefliyoruz.

Elbette aksayan ve eksik kalan yönler de vardır, varsa bunların takipçisi olarak sistemi geliştirmek istiyoruz. Arabuluculuğu, vatandaşlarımızın adalet beklentisine hizmet eden bir araç olarak daha işlevsel hale getirmeyi planlıyoruz.”

Sempozyuma Sayıştay Başkanı Seyit Ahmet Baş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Akarca, eski TBMM Başkanı Bülent Arınç ile TBB Başkanı Metin Feyzioğlu da katıldı.

Kaynak: AA